Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944)
Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944)
Hayatı
Mehmet Emin Yurdakul, 1869’da Beşiktaş’ta dünyaya geldi. Babası Salih “Reis” (Kaptan), İstanbul Zekeriya köyünden bir balıkçıydı; annesi Emine Hanım, Bulgaristan’dan göç eden Körükçü Mehmet Ağa’nın kızıydı.
Mehmet Emin, Beşiktaş askeri orta öğretim okulunda ve memur lisesinde okutuldu; Ancak parasal meseleler nedeniyle 1887’de okuldan ayrıldı. Kısa bir süre hukuk fakültesinde dersler verdi, ancak oradan mezun olmamıştı.
Genç Yurdakul, başbakanlık katip ofisinde çalışmaya başladı. Bu bir eğitim kursu gibidir, çünkü yaptığı iş için para almıyordu. Hukuk fakültesinden ayrıldıktan sonra hiçbir işe ya da paraya sahip olmadığı için yazı yazarak itibar kazanmaya çalıştı. Erken bir eser olan “Fazilet ve Asalet” (Erdem ve Asalet) adlı eserini yayımladı ve burada soysal asaletin soy soytarıya üstünlüğünü anlattı.
Kitap yazara yardımcı oldu; Başbakan Mehmet Emin’in memur olarak çalıştırılmasını emretti. Başbakanlığa Dokümantasyon Direktörü oldu.
Cemal el-din, Afganistan ve ötesi
Genç Mehmet Emin, 19. yüzyıl sonlarında ünlü Müslüman düşünür ve eylemci olan Cemal el-din El Afgan tarafından İstanbul’da ikamet eden şeyhlerin konuşmalarına katıldı. Mehmet Emin, Nişantaşı’ndaki ikamet ettiği yerde sıklıkla Afganistan’ı ziyaret etmişti. Genç şair, bir zamanlar “Af-Afganistan öldü, ama ruhu kalbimde yaşar, ben mirasını korurum” dediği Şeyh’e çok yakındı.
Afganistan’ın Mehmet Emin için mirası neydi? Elbette, bu bir tür İslamcı milliyetçilik ve anti- emperyalizmdi. Mehmet Emin, Mehmet Akif veya Said Halim Paşa gibi uygun bir İslamcı değildi, Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura gibi standart bir milliyetçi değildi. İki büyük ideoloji arasındaydı.
1897’de Türk-Yunan Savaşı’nın patlak verdiğinde, Mehmet Emin küçük bir şiir yazdı: “Anadolu’dan Bir Ses Yahut Cenge Giderken” (Anadolu’dan Bir Ses ya da Savaşa Yönelik), ona büyük ün kazandırdı. Şiir, şiirin milliyetçi tutum ve ruh halini uyandıran folklorik bir kafiye ve düzende yazılmıştır.
Mehmet Emin, Fausto Zonaro’nun resimleri ile birlikte Temmuz 1897’de yayınlanan ilk şiir koleksiyonuna sahip ve Yunan savaşında Türk askerlerini gösteriyor. Kitabın adı da gösterge niteliğindedir: “Türkçe Şiirler” (şiirler), şairin Osmanlı geleneğine karşı Arapça veya Farsça pek çok kelimeyi ve cümleyi kullandığı karmaşık ve kozmopolit şiir kuramını olumsuz tutumunu ima eder.
Mehmet Emin “ulusal” edebi estetiği uygulayan ilk şair idi. Aslında, atıfta bulunulan estetiği deneyen tek kişi vardı, çünkü kimse aynı şeyi yapmaya hazır değildi. Bu nedenle, “Türkçe Şiirler” şiirlerinin başyapıt olmaması normaldi. Mehmet Emin’in şiirlerinde insanların günlük konuşmaları kendi icadıydı, gerçek Anadolu köylülerinin gerçek konuşması değildi. Ayrıca kafiye ve uyak, folklorik geleneğin ritmi ve sayacı değildi; yine Mehmet Emin kendi uyaklarını icat etti. Milliyetçi şair hiç estetik değildi. Şiir yazmanın sadece güzelliğin değil, iyiliğin uğruna olması gerektiğini düşündü.
Genç Türk Devriminden Sonra
1907’de Mehmet Emin 1908’de II. Abdülhamit’e karşı ayaklanan Sendika ve İlerleme Komitesine katıldı. Erzurum’a Belgeler Direktörü olarak atandı. Devrimden sonra Trabzon’a geçti. 1909’da Deniz Kuvvetleri Müsteşarı oldu. Ekim ayında Hicaz Valisi olarak görevlendirildi; Ancak, Mekke Amir ile tartışırken 1910 yılında Sivas’a gönderildi. Ancak burada da sağlık sorunları nedeniyle istifa etti ve 1911’de İstanbul’a döndü.
1911’de Mehmet Emin’i “Ulusal Edebiyat Hareketi”nde ortaya çıkan genç yazarlar arasında görüyoruz. Jön Türk Devriminin resmi kültür kuruluşu olan “Türk Ocağı” yönetim kurulunda bulundu. Mehmet Emin emekli oldu ve 1913’te TBMM’ye seçildi.
Ulusa moral vermek
Mehmet Emin konuşmalar yaparak ve şiir, öykü ve sütun yazarak I. Dünya Savaşı sırasında ve Kurtuluş Savaşı sırasında halkın moralini arttırmaya çalıştı. 1915 yılında Çanakkale’deki Müttefikler işgalcilere karşı savaşan askerlerini ziyaret etti. 1921’de Ankara’ya gelen Yunan istilasına karşı savaşan askerlere ve sivillere destek verdi.
Savaştan sonra Mehmet Emin meclise girdi. Cumhuriyet Halk Partisini temsil etti; Ancak, 1930’da kısa süreli Serbest Fırka’ya (Serbest Parti) katıldı.
Soyadı Kanunu 1934’te yürürlüğe girdikten sonra “Yurdakul” soyadını aldı. “Yurdakul” vatanın hizmetkarı anlamına geliyor. Şair, 14 Ocak 1944’te İstanbul’da öldü. Mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı’nda bulunmaktadır.
Edebi Kişiliği
“Milli Şair“, “Türk Şairi” olarak bilinen Mehmet Emin Yurdakul, Türkçülüğü ilk kez bir sanat ideali haline getirmiştir. Bu da Milli Edebiyat’ın doğuşunda en önemli etkenlerden biri olmuştur.
-İlk şiirini Servetifünün dergisinde yayınlamış olan şair, Türk edebiyatına halkın sesini getiren gerçekçi bir şairdir.
-1897’de Türk-Yunan savaşı nedeniyle yazmış olduğu “Ben bir Türk’üm, dilim cinsim uludur / Sinem özüm ateş ile doludur / İnsan olan vatanının kuludur / Türk evladı evde durmaz giderim…” dizeleriyle başlayan “Cenge Giderken” adlı şiiri ile hem milli duyguları dile getirmiş, hem de hece ölçüsüyle şiir söyleme eğilimini yaygınlaştırmıştır.
-Bütün şiirlerini heceyle ve yalın bir dille yazmasına rağmen, aksayan cümleleri nedeniyle şiirinin sanatsal yönü zayıf kabul edilir.
–Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarına karşı Türkçülüğü savunan şiirleri yazmış; Milli Edebiyat akımının ve Türkçülüğün önemli temsilcilerinden biri olmuştur.
-“Ben hayatımda iki gaye izledim: Halkçılık ve Milliyetçilik” diyen şair, milli duyguları, kahramanlığı ön plana çıkarmıştır.
-Sanatçı, konularını toplum dertlerinden, sosyal-epik hayat sahnelerinden almış; uyarısı ve didaktik şiirler yazmıştır.
Eserleri:
Şiir: Türkçe Şiirler, Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Tan Sesleri, Ordunun Destanı, Zafer Yolunda, Dicle Önünde, Turana Doğru, İsyan ve Dua, Aydın Kızları, Mustafa Kemal (şiir-düz yazı), Ankara
Düz yazı: Fazilet ve Asalet, Türk’ün Hukuku, Dante’ye, Kral Corc
Cenge Giderken
Ben bir Türk’üm dinim, cinsim uludur
Sinem, özüm ateş ile doludur
İnsan olan vatanının kuludur
Türk evlâdı evde durmaz, giderim.
Bu topraklar ecdâdımın ocağı
Evim köyüm hep bu yurdun bucağı
İşte vatan! İşte Tanrı kucağı!
Ata yurdun evlât bulmaz, giderim.
Yaradanın kitabını kaldırtmam
Osmancığın bayrağını aldırtmam
Düşmanımı vatanıma saldırtmam
Tanrı evi viran olmaz giderim
Tanrım şâhid duracağım sözümde
Milletimin sevgileri özümde
Vatanımdan başka şey yok gözümde
Yâr yatağın düşman almaz, giderim.
Ak gömlekle gözyaşımı silerim
Kara taşla bıçağımı bilerim
Vatanımçün yücelikler dilerim
Bu dünyada kimse kalmaz, giderim.
Mehmet Emin YURDAKUL
Çok işime yaradı teşekkürler
gerçekten süper
sınavımda inşallah kaçırmam