Açıklık İlkesi – Ayanilik İlkesi

Açıklık İlkesi – Ayanilik İlkesi

Açıklık ilkesinin iki anlamı bulunmaktadır. Birincisi; öğretmenin ders konusunu ve düşüncelerini anlatırken öğrencinin seviyesine uygun, bildiği kelimelerle ve onun kavrayabileceği cümle yapıları ile yakın çevresinden ve geçmiş bilgi, tecrübelerinden örnekler vermesidir.

Açıklık ilkesinin ikinci anlamı da mümkün olduğu kadar fazla duyu organına hitap edilerek öğretimin somutlaştırılmasıdır. Öğretim konuları ve öğretmenin kullanacağı yöntem ve teknikler, ne kadar çok duyu organına hitap ederse öğretimde açıklık da o derece artacaktır. Bu nedenle, öğretim konularının işlenmesinde; uygulamaya dayalı çok sayıda duyu organına hitap eden yöntemlerin kullanılması öğrenmeyi kolaylaştırır.

Not: Genel olarak açıklık ilkesi 2 ana kola ayrılır: Kavramların açık ve net olması ve birden fazla duyu organına hitap etmesi.

BİLGİ: Öğrencileri doğrudan doğaya ve olay yerine götürüp gözlem yaptırarak ders konusu ile ilgili hayvan, bitki örneklerini sınıfa getirerek; kuşları kafeste, balıkları akvaryumda, bitkileri kurutulmuş olarak bazı şeylerin plastik kaplarını kullanarak, bazı olayları eğitim yazılımları fotoğraf, film, plan, harita, grafik, ses kaydı vs. şeklinde anlamayı daha kolaylaştıran unsurlarını kullanarak öğretimde açıklık ilkesine uygun davranılmış olur.

Edgar Dale’nin ortaya koyduğu yaşantı konisinin dayandığı temel ilkeler şunlardır:

• En iyi öğrenme, bireyin kendi kendine yaparak öğrenmesidir.
• Öğrenilenlerin çoğu gözlerin yardımı ile öğrenilir. Ancak kalıcı öğrenme için çok sayıda duyu organının devreye girmesi gerekir.
• En iyi öğretim basitten karmaşığa, somuttan soyuta, kolaydan zora doğru olan öğretimdir.
• Öğrenme öğrencinin mümkün olduğu kadar çok duyu organına hitap etmesiyle kolaylaşır. Öğrenme işlemine katılan duyu organlarının fazlalığıyla öğrenme seviyesi arasında doğru orantı vardır.

Yaşantı konisinde aşağı inildikçe öğrenmenin kalitesi artar. Çoklu öğrenme, birden fazla duyu organıyla öğrenilen ve kullanılan öğrenme şeklidir.